Yıllık enflasyonun yüksek bir seviyede olduğu bir ekonomide, şirketlerin finansal tablolarını analiz etmek, normal koşullardaki gibi Fiyat/Kazanç (F/K) oranı ve bilançonun temel kalemleri üzerinden yapmak oldukça zor bir yöntemdir. Nominal değerler hızla değiştiği için, yatırım kararlarında reel değerlere ve enflasyonun etkisine odaklanmak kritik önem taşır.
Şirketlerin finansal tablolarını değerlendirmek, normal koşullara göre çok daha karmaşık hale gelir. Çünkü, paranın satın alma gücü hızla değiştiği için, mali tabloların içerdiği nominal değerler (parasal tutarlar) gerçek durumu yansıtmaz. Bu durumda, finansal tabloların daha doğru bir şekilde analiz edilebilmesi için bazı özel yöntemler uygulanır.
Bu yöntemlerin temel amacı, nominal değerleri güncel satın alma gücüne göre yeniden düzenlemektir. En sık kullanılan yöntemler şunlardır:
Yüksek enflasyonda varlıkların değerleri hızla değişir ve bu durum, bilançonun okunmasını zorlaştırır.
Dönen varlıklar
Nakit, alacaklar ve stoklar gibi dönen varlıklar, enflasyonun etkisine en açık kalemlerdir.
Duran Varlıklar
Fabrika, makine ve arsa gibi duran varlıklar, nominal değerleri üzerinden muhasebeleştirildiği için, bilanço değerleri gerçek değerlerinin çok altında kalır.
Enflasyon, şirketlerin borç yükümlülüklerini farklı şekillerde etkiler.
Kısa vadeli yükümlülükler
Tedarikçilere olan borçlar gibi kısa vadeli yükümlülükler de enflasyonun etkisiyle reel olarak azalır. Şirketler, borçlarını eriyen parayla öderler. Bu durum, kısa vadeli yükümlülüklerin yönetimini daha esnek hale getirir ancak tedarikçi ilişkilerini olumsuz etkileyebilir.
Uzun vadeli yükümlülükler
Yüksek enflasyon, sabit faizli uzun vadeli borçları olan şirketler için avantaj sağlar. Örneğin, bir şirket %20 faizle uzun vadeli borçlanmışsa ve enflasyon %50 ise, reel faiz oranı negatif olur. Şirket, aslında borcunu enflasyonun erittiği parayla öder. Bu durum, borçlu şirketlerin kârlılığını ve finansal sağlığını olumlu yönde etkiler.
Yüksek enflasyon, gelir tablosu kalemlerinin de yanlış yorumlanmasına neden olabilir:
Nakit akış tabloları, enflasyonun etkisini daha doğrudan gösterdiği için oldukça önemlidir.
Bu yöntemler, yüksek enflasyonlu bir ortamda şirketlerin finansal sağlığını daha doğru bir şekilde değerlendirmeye yardımcı olur. Ancak, enflasyonun doğası gereği bu değerlendirmeler her zaman belirli bir belirsizlik içerecektir.
Yıllık enflasyonun yüksek olduğu bir ortamda, bir şirketin finansal performansını doğru analiz etmek için satış gelirleri, brüt kar, net faaliyet kârı, net kâr ve FAVÖK gibi temel kalemleri birlikte ve dikkatli bir şekilde değerlendirmek büyük önem taşır. Bu metriklerin her biri, enflasyonun farklı aşamalardaki etkisini gözler önüne serer ve bir şirketin finansal durumu hakkında daha geniş bir bakış sağlar.
1. Satış gelirleri
Enflasyonist bir ortamda ilk bakılması gereken yer, şirketin satış gelirleridir. Nominal olarak artan satışlar yanıltıcı olabilir; asıl önemli olan, satış büyümesinin enflasyon oranını aşıp aşmadığıdır. Eğer satış gelirlerindeki artış enflasyonun altında kalıyorsa, şirket reel olarak küçülüyor demektir.
2. Brüt kâr
Bir sonraki adım ise brüt kâra bakmaktır. Brüt kar, satış gelirlerinden satılan malların maliyetinin (SMM) çıkarılmasıyla elde edilir. Yüksek enflasyon, hammadde ve üretim maliyetlerini hızla artırdığı için, şirketler bu maliyetleri fiyatlarına yeterince yansıtamadığında brüt kar marjları erir. Satış gelirlerindeki nominal artışa rağmen brüt kar marjının düşmesi, şirketin fiyatlandırma gücünün zayıf olduğunu ve artan maliyet baskısı altında olduğunu gösterir.
3. Net faaliyet kârı
Brüt kardan sonra, şirketin operasyonel verimliliğini gösteren net faaliyet kârına bakmak gerekir. Bu kalem, brüt kardan genel yönetim, pazarlama ve araştırma-geliştirme gibi faaliyet giderlerinin çıkarılmasıyla elde edilir. Enflasyon sadece üretim maliyetlerini değil, tüm operasyonel giderleri de artırır. Şirket, bu artışları kontrol altında tutamıyorsa, brüt kar marjı yüksek olsa bile net faaliyet kârı düşebilir.
4. FAVÖK
Bu noktada FAVÖK (Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kar) devreye girer. FAVÖK, şirketin operasyonel performansını finansman ve amortisman gibi nakit akışı yaratmayan giderlerden arındırarak daha saf bir şekilde gösterir. Yüksek enflasyon, borç faizlerini de yükseltebilir. Bu nedenle, FAVÖK'e bakmak, faiz giderlerinin operasyonel performansı ne kadar etkilediğini anlamak için önemlidir. Şirketin FAVÖK'ü reel olarak büyüyorsa, operasyonel olarak sağlam bir temel üzerinde olduğunu söyleyebiliriz.
5. Net Kâr
Son olarak, net kâr, bir şirketin tüm gelir ve gider kalemlerinin (faiz, vergi, amortisman vb.) hesaba katılmasıyla ulaşılan en alt satırdır. Enflasyonist ortamda net kâr rakamları en yanıltıcı olanlardan biridir. Örneğin, şirket varlıklarını düşük maliyetle satın almışsa, enflasyon etkisiyle bu varlıkların değeri nominal olarak artar ve bu durum kağıt üzerinde yüksek karlar yaratabilir. Ancak, bu karın büyük bir kısmı nakit akışı sağlamaz ve yeniden yatırım için yetersiz kalabilir. Dahası, yüksek enflasyon ortamında borçlanan şirketlerin ödeyeceği faiz giderleri de artacağı için, net kâr rakamı operasyonel kardan daha hızlı düşebilir.
Değerlendirme özeti
Bu kalemleri bir arada değerlendirmek, bir şirketin yalnızca nominal olarak büyüyüp büyümediğini değil, aynı zamanda bu büyümenin sürdürülebilir, sağlıklı ve reel olup olmadığını anlamamızı sağlar. Bir şirketin finansal sağlığını değerlendirirken bu kalemlerin her birindeki eğilimleri, enflasyon oranları ile karşılaştırarak analiz etmek, yatırımcılar ve analistler için hayati öneme sahiptir.
Yıllık enflasyon oranının yüksek olduğu bir ülkede, şirketlerin gelir tablosunda yer alan satış gelirleri kaleminin doğru bir şekilde analiz edilmesi kritik öneme sahiptir. Bu yüksek enflasyon, şirketlerin finansal verilerini yanıltıcı hale getirebilir. İşte bu kalemin neden dikkatle incelenmesi gerektiğine dair bazı önemli noktalar:
1. Reel büyümenin tespiti
Enflasyon, nominal satış gelirlerini şişirir. Bir şirketin satışları bir önceki yıla göre %40 artmış gibi görünebilir, ancak enflasyon %50 ise, bu aslında reel olarak bir küçülme olduğu anlamına gelir. Bu durumda şirket, artan maliyetlerini fiyatlara yeterince yansıtamamış ya da pazar payını kaybetmiş olabilir. Bu nedenle, satış gelirlerini enflasyondan arındırarak reel satış büyümesini hesaplamak, şirketin gerçek performansını anlamak için kritik öneme sahiptir.
2. Fiyatlandırma gücünün ölçülmesi
Yüksek enflasyon, şirketlerin maliyetlerinin (hammadde, işçilik vb.) hızla artmasına neden olur. Bu artan maliyetleri ürün veya hizmet fiyatlarına yansıtabilen şirketler, karlılıklarını koruyabilir. Satış gelirlerinin, maliyet artışlarından daha yüksek bir oranda artması, şirketin fiyatlandırma gücüne sahip olduğunu gösterir. Aksine, satış gelirleri artışı enflasyonun altında kalıyorsa, bu şirketin fiyatlandırma gücünün zayıf olduğunu ve potansiyel olarak gelecekte kar marjlarının eriyeceğini işaret eder.
3. Sürdürülebilir karlılığın değerlendirilmesi
Yüksek enflasyon, kağıt üzerinde kar gibi görünen sonuçların aslında birer yanılsama olmasına yol açabilir. Satış gelirlerindeki nominal artışlar, maliyet artışlarını ve operasyonel giderleri tam olarak karşılayamadığında, şirketin brüt kar marjı ve net kar marjı düşebilir. Bu da şirketin finansal sağlığı ve gelecekteki büyüme potansiyeli hakkında ciddi endişeler doğurur. Dolayısıyla, satış gelirleri kalemini diğer maliyet kalemleriyle birlikte, enflasyonun etkisini göz önünde bulundurarak değerlendirmek, karlılığın sürdürülebilir olup olmadığını ortaya çıkarır.
Değerlendirmede dikkat edilmeli gereken konular
Kısacası, yüksek enflasyonun olduğu bir ekonomide, satış gelirlerine salt nominal değerler üzerinden bakmak yanıltıcıdır. Gerçek resmi görebilmek için enflasyonun etkisini dikkate alarak reel performansı ve fiyatlandırma gücünü analiz etmek gerekir.
Normal şartlarda bir şirketin hisse senedinin değerini belirlemede en yaygın kullanılan oranlardan biri F/K oranıdır. Ancak yüksek enflasyonda, bu oran yanıltıcı olabilir.
Yüksek enflasyon, finansal analizde sadece nominal değerlere bakmanın ne kadar yanıltıcı olabileceğini gösterir. Bu nedenle, yatırım kararı alırken, şirketin gerçek ve enflasyondan arındırılmış değerini anlamak için bilançonun ve gelir tablosunun tüm kalemlerini dikkatlice incelemek gerekir.